Makaleler

Yüreğimizde bir parça hüzün varsa daha inat ve çetin olacak kavga!

Bu bakışlar bir acı,

bir müjde,  bir öfke

Bu bakışlar sarih ve taze

Bu bakışlar yorumsuz

Bakışları geleceğin tasavvurunu

taşıyan tüm çocuklara…

Gezi İsyanı’nın en küçük ve en son şehidi olan Berkin Elvan, 11 Mart günü Türkiye halkının yüreğinde tekrar yeşermek üzere düştü toprağa. Ülkenin birçok yerinde kitlesel ve militan eylemlerle uğurlanan Berkin, 269 günün sonunda hayata veda etti.

“El üstünde olmak için tabuta girmek mi gerekir?” diyen bu küçük ve militan yürek, her şehit gibi toplumsal muhalefetin en önemli simgesi halini aldı. Berkin, her şeyden önce Gezi İsyanı’nın çocuk yüzüydü. Dünyada ve ülkemizde çocuklara dönük istismara, birey alarak görülmeyip her türlü hak ve taleplerinin görünmez kılınmasına karşı çocukların toplumsal mücadeleye katılımını ve üstlendiği rolü ifade etmekteydi. 15 yaşında olması kuşkusuz toplumsal vicdanı etkilemiştir. Ancak şu da bir gerçek ki ülkemizde devlet eliyle katledilen çocuk sayısı oldukça fazladır. Bundandır ki cenazeye katılım oranını salt Berkin’in yaşına bağlamak yanlış olur. Berkin’in cenazesine kitlesel katılım, toplumsal muhalefetin Gezi İsyanı’ndan bu yana biriktirdiklerini ifade etmektedir aslında. Liselilerin örgütlediği sokak eylemleri, üniversitelerdeki boykot, işçilerin iş bırakması, kadınların sokağa akması halk kitlelerinin biriken öfkesinin yaygınlaşmış halini göstermektedir.

Korku ve paniklemede toplumsal kutuplaşma 

“Toplumsal sorunlar karşısında devletlerin adaptasyon sorunu ile karşı karşıya kaldığı kaçınılmazdır. Yönetim boşluğu ulusal düzeyde kendini belli edecektir. Buna paralel olarak sosyal patlamalar ve değişimler de kaçınılmazıdır. Sosyal bilim teorisi ve yakın dönem tarihi araştırmalarımız bu durumunun demokrasi düşüncesinin gelişmesine olanak verdiğini gösterirken, demokraside geri kalmış ülkelerde bu süreç sancı yaşayacaktır.”  (ABD Ulusal İstihbarat Konseyi Küresel Eğilimler 2030 Raporu)

Hâkim sınıfların Gezi İsyanı ile birlikte başlayan paniği bugün hala devam ediyor. Yerel seçimler öncesi yolsuzluk, sansür ve devamında dalaş neticesinde ortaya saçılan ses kayıtları, AKP hükümetinin ve paniklemesinin en yalın ifadesidir. Mevcut atmosfer neticesinde AKP, esneme özelliğini yitirmiş, sert ve kırılgan haliyle daha fazla saldırganlaşmıştır. Ondandır ki Erdoğan, milyonların ayağa kalktığı Berkin’in cenazesine kışkırtıcı ifadelerle yaklaşmış ve pervasız bir biçimde toplumsal kutuplaşma yaratma gayreti içerisine girmiştir. Ancak sağdan sola, soldan sağa kullandığı her argüman elde kalır olmuştur. Kanal 24’te katıldığı programda Berkin’in katliamını değil bu katliamın ekonomide yaratacağı etkiyi tartışan Başbakan, aslında devletin insana yaklaşımının özetidir. Zira insana kâr gözüyle bakan Erdoğan, Mısır’da ölen Esma için dahi ağlarken esasında Ortadoğu’daki ekonomik politik ilişkileri gözetmektedir. 

Berkin’in cenazesine katılım elbette AKP hükümetini derinden etkilemiştir. Milyonların sloganı karşısında korku ve paniklemenin emareleri yapılan açıklamalarla en bariz biçimde görülmektedir. “Bu ülkede sadece Berkin Elvan vefat etmiyor ki, 4 tane polisimiz şehit oldu. Bir tane askerimiz mayına bastı şehit oldu. Niye onların cenazesine bu kalabalıkla gitmiyorsunuz? Onlar vatan evladı değil mi, onların anne babaları yok mu? Onların çoluk çocuğu yok mu?” diyen AKP Genel Başkan yardımcısı Mehmet Ali Şahin, tabiri caizse şaft kayması yaşarken cenazeye katılanlara nekrofili (ölü sevicilik) benzetmesi yapan Egemen Bağış ise yolsuzluk operasyonu ile dişlerini yaptırmanın derdine düşmüştür. Görkemli cenaze, benzeri birçok açıklama ile itibarsızlaştırılmak istenmiştir. Ancak ne var ki itibarsız olan devlettir ve bu görkemli cenaze ile kendi sonlarını hissetmişlerdir.  Erdoğan’ın Berkin hakkındaki en net açıklaması ise Antep’teki seçim mitinginde geldi.  “Polis eli sapanlı, cebinde demir bilyeler olan bir çocuğun yaşını nereden tahmin edecek?” diyen Erdoğan Berkin’in katledilişini meşru bir zemine çekmeye çalışmıştır. Berkin’i sahiplenen halk kitlelerinden yediği tokat ile şapşallaşan AKP hükümeti, faşist unsurları ile kimi kesimleri harekete geçirmeye çalışmaktadır. Böylesi bir süreçte devlet hedef tahtasından çıkarılmaya çalışılmış ve medya eliyle “sağ-sol çatışmaları mı yaşanıyor?” şeklinde açıklamalar ve programlar yapılmıştır.

Öte yandan Berkin’e dair yapılan anti-propaganda da dikkat çekicidir. “Elinde sapan, cebinde demir bilye vardı”, “cebinden torpil çıktı” gibi açıklamalarla Berkin’den bir suçlu yaratılmaya çalışılıyor. Ancak buna da yanıt gecikmiyor ve hamleleri boşa düşüyor: Berkin Elvan Teröristse Bizde Teröristiz!

“Herkes Berkin, her yer direniş!”

Emperyalizme bağımlı olan ekonomisinin ve bunun konjonktürel durum karşısındaki istikrarsızlığı ile Türkiye, iç ve dış politikadaki hüsranı ile tam bir kriz içerisindedir.

Bu kriz Gezi İsyanı’nda “Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak” şeklinde ifade edildi ve ifade edilmeye devam ediliyor. Artık hiçbir politika halk kitleleri tarafından doğrudan kabul edilmiyor, politikalara karşı örülen muhalefetler karşılıksız kalmıyor. Berkin’in cenazesinde belki de en anlamlı slogan “Herkes Berkin, her yer direniş!”Gezi İsyanı’nda ödenen bedelin ve ödetilecek bedelin en yalın ifadesi. Türkiye halkının bir şehidi olarak Berkin her şeyden önce devrimci, demokrat, yurtsever kurum ve kuruluşların, kadın örgütlerinin, LGBTİ’lerin, gençliğin kısacası ötekileştirilen baskı ve sömürü altında horlanan ezilen milyonların şehidi olarak hafızalara kazındı.  Bundandır ki Berkin’in cenazesi birçok farklı kesimi bir araya getiren ortak ruhtur. Berkin’in cenazesi Gezi ruhunun halen diri olduğunun tescilli belgesidir. Berkin bu ruhu bizlere her türlü baskı ve sindirme politikasına karşı başkaldırı, isyan ve örgütlenme olarak bırakmıştır.

 

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu