GüncelMakaleler

ROJAVA | 100 Yıl Sonra Uyanış Nubar Ozanyan Taburu ve Ermeni Sosyal Meclisi-2-

Rojava’da Müslümanlaşmış Ermeniler başta olmak üzere Hıristiyan Ermenilerin örgütlenip bilinçlendirilmesi tarihsel olduğu kadar toplumsal sınıfsal temelleri olan bir meseledir.

Şehit Nubar Ozanyan Ermeni Taburu

Komutan Nubar Ozanyan yoldaş Filistin, Hayastan, Kürdistan topraklarında hep hakikati aradı. Özgürlüğü düşündü, herkesten fazla istedi ve en önde savaş verdi. Ne mala-mülke ne üne ne de kariyere minnet etti. Kapitalist dünyanın, burjuva-feodal sistemin bütün ilişkilerine karşı bilinci, elleri ve cesaretiyle durdu. Ne Rojava’nın savunulması ve korunmasından vazgeçti ne Ermeni halkını aramaktan ne de kaybolmuş Ermenilerin dertlerini dinlemekten.

Serekaniye’ye ilk adım attığında bir yandan Türk işgalcilerine ve DAİŞ faşistlerine karşı savaşımı örgütledi. Sayısız enternasyonalist savaşçı, sayısız devrimci eğitti. Savaşa hazırladı. Yerinde durmaz genç bir militan gibi günün önemli bir bölümünü patlayıcı hazırlamakla, silah bakımıyla geçirdi. Yanında mutlaka bir savaşçı bulunurdu. Ona sessizce patlayıcıların sırlarını kural ve yasalarını anlatırdı.

Serekaniye Surp Agop Ermeni Kilisesi’nde ilk kez bir Ermeni’yle karşılaşınca arayışının ilk hedefine varmıştı. Serekaniye’de kalan son birkaç Ermeni aileye ulaşma imkanı buldu. Aslında Ermeniler daha çoktu. Müslümanlaşmış Ermenilerin sayısının çok daha fazla olduğunu çok geçmeden görüp anlayacaktı. Karşılaştığı her Ermeni gence silah söküp takmayı, ateş etmeyi öğreterek, onlarla ciddi bir devrimci bağ kurmaya başladı. Dokunup örgütlemeye çalıştığı insan sayısı giderek arttı.

Düşünsel gelişim çizgisi

Nubar Ozanyan yoldaşta Müslümanlaşmış Ermenilerin sorunlarına eğilme ve örgütleme fikri nasıl oluştu? Nubar Ozanyan, Ermenistan’da bulunduğu süreçte Karabağ komutanı Leonid Azgaltyan’ın bu yönlü fikirleri olduğunu öğrenmişti. Leonid Azgaltyan’ın hayalinde Hemşinli Müslümanlaşmış Ermenileri örgütlemek vardır. Hemşinli Ermenileri örgütleme ve Türk devletine karşı savaştırma fikri vardı. Leonid Azgaltyan için ulus kimliği ön plandaydı. Dinsel kimlik belirleyici olamazdı. Dolayısıyla Müslümanlaşmış Ermenilere bakış açısı “tekçi” ulus-devletçi değildi.

Bilinir ki, Ermenistan devletinin ve kilisenin bu konudaki fikri tekçidir.

Keza Hrant Dink’in ölümünden sonra Müslümanlaşmış gizli Ermenilerde büyük bir uyanış ve ayağa kalkış başladı. Binlerce gizli Ermeni, kimliğini gizlemenin ağır yükünden kurtulmak isteyerek sokaklara döküldü. “Hepimiz Ermeni’yiz”, “Em hemu Ermenin” sloganı salt bir Hrant Dink’i sahiplenmeyle sınırlı bir tepki değildi. Aynı zamanda gizli kimliklerin açığa çıkması ve açıkça deklare etme olanağının ortaya çıkmasıydı. Bu gerçeklik herkesin dikkatini ve ilgisini çeken bir gelişmeydi. Dolayısıyla Nubar Ozanyan yoldaş da bu dipten gelen toplumsal dalgayı doğru gördü ve okudu.

Diyarbakır’a gidip Müslümanlaşmış Ermenilerle bağ kurdu. Onlarla tanıştı. Keza Ermenistan’da bir halk oyunları grubunun Dersim Festivali’ne katılması için çalıştı. Ermenistan’da yurtdışı Ermenilerin kendi topraklarına dönmeleri için kurulan “Ari Dun” (Haydi Eve) kurumuyla görüşüp Kürdistan ve Türkiye’deki gizli Ermenilerin nasıl örgütlenmesi ve Ermenistan’la bağ kurması gerektiği yönünde bilgi alışverişinde bulundu ve tartışmalar yürüttü. Türkiye’de, Kürdistan’da Müslümanlaşmış Ermenilerin topraklarıyla bağ kurup dil öğrenmeleri, kültürlerine sahip çıkmaları için ön açıcı çalışmalar yürüttü.

Ozanyan’da Müslümanlaşmış Ermenileri örgütleme fikri çok güçlüydü. Hayastan’da, Filistin’de, T. Kürdistanı’nda, Rojava’da mücadele ettiği her alanda kendi köklerine dokunmak için düşündü, çalıştı ve emek verdi.

Rojava’da Müslümanlaşmış Ermeniler başta olmak üzere Hıristiyan Ermenilerin örgütlenip bilinçlendirilmesi tarihsel olduğu kadar toplumsal sınıfsal temelleri olan bir meseledir. Soykırıma uğramış Ermeniler dillerini öğrenip kimliklerine sahip çıktıklarında yaşadıkları tarihsel soykırımın nedenlerini kimler tarafından, niçin gerçekleştirdiklerini öğreneceklerdir. Ve bu bilinç doğrultusunda örgütlenme ihtiyacını hissedeceklerdir.

Soykırımı gerçekleştiren devlet aklını, şovenist-faşist fikirlerin yaratıcılarını tanıyıp ne yapmaları gerektiği konusunda fikir geliştireceklerdir. İttihatçı-Kemalist ulus devlet aklını soykırımı gerçekleştirme nedenlerini ve günümüze dek sürüp devam eden katliamların nedenlerini ve uygulayıcılarını daha iyi tanıyacaklardır.

Dolayısıyla uzaktan bir bakışla soruna vakıf olmayan yabancı bir gözle bakıldığında yapılan ve yürütülen çalışmalar kolay anlaşılmaz doğru değerlendirilmez. Hatta gerçeklikten oldukça uzak yorum ve değerlendirme yapanlar da çıkabilir. Ancak gerçek, gerçek kalmaya devam edecek; gerçekler devrimci olmaya devam edecektir.

Şehit Nubar Ozanyan Taburu büyüyor

Başlangıçta birkaç savaşçıyla başlanan çalışma giderek sayıları artan bir ivme kazandı. İlk olmanın yarattığı acemilikler süreci yaşandı. Savaşçı alımında kendisini Ermeni diye tanıtan bir grup Arap savaşçı, tabura girmeyi başardı. Arapça bilmemenin dezavantajı iletişim kurmada tanıyıp anlamada ciddi eksiklik ve yetersizlik olarak yaşandı. Birbirine akraba ve aşiret düzeyinde yakın olan insanlar birbirlerine haber vererek Tabura katılıyorlardı.

Hem Rojava gerçekliğini hem QSD bünyesinde tabur örgütlemenin verdiği acemilik sürecinde kimi yanlışlar da yapıldı. Her yanlışlık ve acemiliği birer tecrübeye çevirmeye çalıştık ve unutmamamız gereken dersler aldık.

Gerek insan seçimi ve kabulünde gerek verilecek dil-tarih eğitimler konusunda başlangıçta belli tecrübesizlikler yaşanarak ilerlendi. Taburun askeri düzeni ve disiplini yaratmada izin ve ceza sistemini oluşturmada sıkıntılar yaşanarak ileri doğru yürünmeye çalışıldı.

Gerek savaşçılara ve halka gerekse değerlere ve araçlara yaklaşımda doğru bir bakış açısına sahip olmak büyük birer yarar sağladı. Özellikle Kaypakkaya yoldaşın ulusların tam hak eşitliği, ulusların kendi kaderini tayin etme hakkı (özgürce ayrılma hakkı), tam özgürlük konularında devrimci görüşleri bizlere yol gösterdi. Rojava’da yaşayan halklara, inanç ve cinsiyetlere, değerlere devrimci bakış açısına sahip olmak benzerlerimizden daha büyük bir farklılık getirdi.

BAAS Rejiminin Ermeniler üzerindeki etkisi

Hem askerileşmek hem de kendi gerçek kimliğini tanımak anadilini ve tarihini öğrenmekle birlikte beraber yürüyen bir perspektifle adımlar atıldı. Yaşamsal zorluklar ve sorunlarla karşılaşıldı. En temel yaşamsal araç ve olanaklardan uzak ve yoksun olan Araplaşmış ve Müslümanlaşmış Ermeniler, askeri ve örgütlü yaşamda oldukça zorlandılar. Baas rejimi ve kültürü, Araplaşmış ve Kürtleşmiş Ermeniler üzerinde oldukça etkilidir. Yıllarca Arapça konuşan-düşünen ve yaşayan Ermenilerin özlerine dönmesi oldukça sancılı ve ciddi zorluklarla doluydu.

Önce Ermenice dilini öğrenmede yaşanan ciddi zorluklar devamında yaşam kültürünün yarattığı zihin ve duygularda yarattığı tahribat ve yıkım kısa bir sürede ve birkaç eğitimde atılacak bir durum değildir. Eskinin ve köhnemişin hakimiyeti ve baskınlığı karşısında devrimci irade ve kararlılık elbette zorlanmalar yaşayacak, engellerle karşılaşacaktır. Ancak ciddi bir kararlılık ve yol ve yöntemde zenginlikler yaratarak yeni başarıların yolunu açacaktır.

Ermeni Sosyal Meclisi ve Nubar Ozanyan Taburu

Şehit Nubar Ozanyan Taburu ve Ermeni Sosyal Meclisi, soykırımın nedenleri ve sonuçlarıyla uğraşan kurumlar ve güçlerdir. Çok önemli, tarihsel bir adım atılmaktadır. Soykırım çocukları kendi dillerini ve kültürlerini öğrenerek “Biz vardık, var olacağız ve çoğalarak var olmaya devam edeceğiz” diye haykırıyorlar. Anka kuşu misali kendi külleri içinden yeniden kendilerini yaratıyorlar.

Bu mücadele çok ciddi zorluklarla dolu olsa da ve her gün TC ordusunun ve maşası olan çetelerin işgal ve yok etme saldırı tehdidi altında olunsa da soykırıma uğratılmış halkın çocukları geri getirilecektir. Belki hepsi olmasa da bir tohum atılarak filizlenecek olan değerler mutlaka yatağını bulacaktır.

 

Ermeni Sosyal Meclisi

İlk adım her mücadele sürecinde olduğu gibi zorluklar ve engellerle dolu geçti. Toplumu yeterince tanımamak yapılacak işlere, yürütülecek çalışmalara karşı duyulan yabancılık, Arapça ve Kürtçe dilini yeterince anlamama ve yönetmede yaşanan acemilikler her özgürlük adımının yaşanan doğal kuralıdır.

Meclis nasıl oluşturulur, amaç ve çalışmaları nasıl yürütülür? Hangi kuruma bağlı çalışmalar yürütülür?” gibi bir dizi zorluklarla başlandı. Bu çalışmada insan seçiminde -iyice tanımamadan kaynaklı- yapılan yanlışlıklar bir dizi probleme yol açtı.

Şehit Nubar Ozanyan Taburu’yla Ermeni Sosyal Meclis arasına konulmak istenen duvarlarla, tümden ilişkisizlik gibi anlayışlarla mücadele yürütüldü. Ulus-devletlerin, egemen sınıfların “böl-parçala-yönet-denetle-boz-çürüt” politikası toplum ve yarı-aydın geçinen insanlar üzerinde oldukça etkilidir. Sivil toplumcu anlayışlar sözde görünüşte doğru diye savunulan “herkes sadece kendi işini yapsın. Herkes kendi çalışmasından sorumlu olsun. Kimse kimseye bağlı ve ilişkili olmasın. Kimse kimsenin işine karışmasın” türünden sözler aslında ulus-devletlerin, egemen sınıfların bakış açısına uygun bir politikadır.

 

Ermeni Sosyal Meclisi’nin çalışma ve etkinlikleri

Meclis’te Ermenistan tarihi ve soykırım tarihi dersleri, Ermeni kadın özgürlük mücadele dersleri veriliyor. Keza haftanın belli günlerinde ideolojik-siyasal dersler veriliyor. Ders veren öğretmenlerin bir kısmı sabit kalırken öğrenci durumundaki arkadaşlar da belli konularda dersler veriyor. Hem öğretmen hem öğrenci anlayışına uygun bir perspektifle hareket ediliyor.

Rojava’da şehit cenazelerine katılma, TC ordusunun ve çetelerin saldırılarına karşı düzenlenen miting ve yürüyüşlere katılım göstererek Rojava’daki Kürt, Arap halklarıyla birlikte saldırı ve tehditlere karşı koyma, dayanışma içinde bulunma görevleri yerine getiriyor.

Kültürel etkinlikler yapma, sinevizyon gösterimi, folklor grubu oluşturma, eğitme gibi bir dizi kültürel etkinlikler yapılmaktadır. Bugün Mecliste her gün, her sabah bütün üyelerine Ermenice dil dersi verilirken içlerinden bir grup arkadaş seçilerek daha yoğunlaştırılmış dil eğitimi veriliyor. Okula giden çocuklara hafta sonları Ermenice dil dersi veriliyor. Belli günlerde aile ziyaretleri yapılarak etkinliklere katılma çağrısı yapılmaktadır. Şimdiye kadar yüzlerce aile ziyareti yapılarak Müslümanlaşmış Ermenilerin sayımı yapılmaya çalışılmaktadır. Sadece Heseke ve çevresinde on binlerle ifade edilen Müslümanlaşmış Ermeni gerçekliğiyle karşılaşıldı.

Heseke dışında Deyr-Zor ve Qamışlo’da meclisler açıldı. Çalışmalar yürütülüyor. En az birkaç bölgede daha açılım yapacak potansiyel vardır. Özellikle Rojava-Bakur sınırında biriken, yaşayan sayısız Müslümanlığı kabul etmiş Ermeni’yle karşılaşılmaktadır.

Elbette bu kadar gücü örgütlemek için yetenekli, fedakar ve çalışkan kadrolara ihtiyaç vardır. Bu kadroların yetişmesi ve gelişmesi kolay olmuyor. Hem toplumdan hem insanlardan kaynaklı engeller ve zorluklar vardır. Bunları aşmak için amacı güçlü ve net bir programa ve devrimci bir yönelime ihtiyaç vardır. Kararlılık ve yaratıcılık olmadığında tekrara düşme kaçınılmazdır.

Ermeni Sosyal Meclisi’nin Rojava topraklarında dalgalanan bir bayrağı vardır. Ve bu herkes tarafından görülmeye, tanınmaya başlandı bile.

 

Ermeni Sosyal Meclis Üyeleriyle Röportaj

– Meclisinizin amacı nedir?

Lusin Adımyan: En başta parçalanmış Ermenileri biraraya getirmektir. Kültür ve dilini Ermeni halkı içinde etkin kılmak; dil ve tarihini Ermeni halkına öğretmektir. Sessiz halkımızın sesi olmaktır. Eğer halkımız biraraya gelirse sesimiz duyulacak ve tanınacaktır.

– Meclis içinde hangi çalışmalarda yer alıyorsunuz? Göreviniz nedir?

– Dar komitede yer alıyorum. Ermenice dersi veriyorum. Gençlik ve kadın komitelerinde yer alıyorum. İdeolojik dersler de veriyorum. Meclis bayrağı altında yürüyüş ve mitinglere katılıyoruz. Demokratik Özerk Yönetim’e bağlı gençlik örgütlenmesiyle bağlarımız ve ortak çalışmalarımız vardır.

– Söylemek istediğiniz bir şey, bir mesajınız var mı?

– Meclisin amacı tek olmalıdır. Birlik olmaktır. Dünyanın her yerindeki Ermeniler sesimizi duymalı ve bizimle birlikte olmalıdır.

 

***

– Meclisin amacını bir de sizden dinleyebilir miyiz? Çalışmalarınız nelerdir?

Melkon Melkonyan: Amacımız sadece Meclis ve Tabur içindeki Ermenilerin birliği değildir. Bütün Ermenilerin birliği ve onların özgürlüğüdür. Önce sadece Taşnak örgütü vardı. Toplum ve kilise üzerinde onların etkisi vardı. Sadece onların sesi vardı. Şimdi Meclisimizin varlığıyla daha ileride bir sesimiz var. Tabura katılmadan önce bilgim çok azdı. Sonra amacının ne olduğunu öğrendim. Şimdi Meclisin de amacının ne olduğunu öğrendim.

Meclisin ve Taburun benden her istediğine yanıt verecek durumdayım. Bana verilecek her görevi yapmaya hazırım.

– Meclisteki göreviniz nedir?

– Gençlik komitesindeyim. Diğer yandan bana verilen her görevi yapıyorum.

– İletmek istediğiniz bir mesaj var mı?

– Bütün Ermeni halkının amacının özgürlük olmasını istiyorum. Bütün Ermenilerin kendi anavatanlarında toplanıp özgürce yaşamasını istiyorum.

 

***

– Meclisi kurma amacınız nedir?

Batil Kevorkyan (Meclis Üyesi): Tarihimize sahip çıkmaktır. 1915’te kesintiye uğrayan tarihimizin yeniden devamını talep ediyoruz. Tarihimizi yeniden baharlaştırmak istiyoruz. Din değiştirmiş Ermeni halkını yeniden kazanmak istiyoruz.

En büyük amacımız zalimlere karşı durmak ve topraklarımızı savunmaktır. Halkımızı savunan, koruyan dağı olmak istiyoruz. Kültür ve dilimize yeniden sahip çıkmak istiyoruz. Sadece 100 yıl önceki komplo ve imhaya karşı durmuyoruz. Tarih boyunca bütün kırım ve kötülüklere karşı duruyoruz.

Meclisimiz genç kadın ve erkeklerimizi tarihsel gerçeklikle karşılaştırmayı, tanıştırmayı ve düşmana yanıt olmalarını sağlamayı amaçlamaktır. Kendimizi kaybolmuş halkımıza kabul ettirmektir.

– Ermeni halkına mesajınız var mı?

– Çağrımız özellikle Ermeni halkınadır. Ve bizimle olan halklaradır. Düşman bizi artık kandıramaz. Türk devletinin en büyük silahı soykırımdır. Buna herkes karşı durmalıdır. Sadece katledilen Ermeni halkı olmadı. Ezidi, Arap, Kürt katliamları oldu. Bunlara da karşıyız. Çağrımız uyanıştır. Gerçeklerle uğraşsınlar, herkes bilsin ki örgütlenme sadece Kürtler için değildir. Bütün halklaradır. Örgütlensinler ve örgütlenmelerini güçlendirsinler.

https://ozgurgelecek33.net/100-yil-sonra-uyanis-nubar-ozanyan-taburu-ve-ermeni-sosyal-meclisi-1-2/?swcfpc=1

 

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu